Bir sokakta yürüdüğünü düşün. Mesela bu Budapeşte’de olsun, diyelim sayılarla adı sabitleştirilmiş VII ya da VIII bölgelerinden birinde geçsin olay, hatta kafandaki o karmaşayı bir nebze olsun hafifletmek için tam adres de vereyim, kendini mükemmel binaların olduğu sokaklar arasında kaybolmuş hissetme, Kazinczy Utca üzerindesin. Girişinde bol bol graffiti olan bir kapı göreceksin. Tamam. Orası Szimpla Kert. Budapeşte’nin en ünlü harabe-avlusu. Sana diğerlerinden bahsetmeden önce konsepti tam olarak anlatayım: Yakın zamana kadar savaşın izlerini çok yaşamış olan bir şehirde olduğundan burada yıkık binalar özel işletmeler tarafından satın alınıyor, çok fazla yenileme yapmak yerine avlularında kahve, hostel, restoran, konser alanları oluşturuluyor. Hayat seni daracık kapılardan, birbiri içine geçen sayısız avluya götürdüğünde, sakın korma. Sokaklarda kimse yok belki ama avlular eğlence kaynıyor.
Szimpla Kert: Budapeşte’nin belki de en ünlü avlusu kendisi olur. Burayı devasa bir alan içinde vintage, fantastik, fütüristik bir yapı olarak düşünebilirsin. Bir kenarda bilim-kurgu filmlerinden çıktığın hissine kapılmana neden 1980’lerden kalma bilgisayar ekranları, diğerinde araba kaputundan bozma kanepeler, başka tarafta cankurtaran sandalyeleri, hemen ötede paraşüt. Eskici de desen olur, antika pazarı da desen olur, hatta sirk bile desen olur.
Anker’t: Hemen giriş alanında bisikletler için park yeri, biraz ilerleyince sanat için boş duvar, mutfağın olduğu bölgeye ulaşırsan konser için sahne. Anker’t daha çok kuzeylerin Oslo, Kopenhag, Stockholm şehirlerinde bulabileceğimiz tipte, minimalist tasarım, bol bol duvara yazı ile döşenmiş bir yer.
Kuplung: Cool mekanlarla dolu Kiraly Utca’daki en popüler yerlerden biri de Kuplung. Gündüzleri sakin sessiz bir çay bahçesi kıvamındayken geceleri sabahlara kadar dolup taşıyor.
Instant: Açıkhava barı, pub’ı, sergi alanı, ışık gösterileri, konseri, daimi festival modu. Instant hakkında daha fazla ne söyleyebileceğimi bilemiyorum. Geceleri dans ederken yukarı bakıp kafanın üstündeki balık sürüsü yüzünden kendini okyanusun ortasında hissedebileceğin yer. Yatak, masa, sandalyelerin tavandan sarktığı tersine dünya. ÓÓ Gallery’de ilham bulacağın her türlü serginin yapıldığı mesken.